SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

CİHAD ve SİYER BAHSİ

<< 1817 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

150 - (1817) حدثني زهير بن حرب. حدثنا عبدالرحمن بن مهدي عن مالك. ح وحدثنيه أبو الطاهر (واللفظ له). حدثني عبدالله بن وهب عن مالك بن أنس، عن الفضيل بن أبي عبدالله، عن عبدالله بن نيار الأسلمي، عن عروة بن الزبير، عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم؛ أنها قالت:

 خرج رسول الله صلى الله عليه وسلم قبل بدر. فلما كان بحرة الوبرة أدركه رجل. قد كان يذكر منه جرأة ونجدة. ففرح أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم حين رأوه. فلما أدركه قال لرسول الله صلى الله عليه وسلم: جئت لأتبعك وأصيب معك. قال له رسول الله صلى الله عليه وسلم (تومن بالله ورسوله؟) قال: لا. قال (فارجع. فلن أستعين بمشرك).

قالت: ثم مضى. حتى إذا كنا بالشجرة أدركه الرجل. فقال له كما قال أول مرة. فقال له النبي صلى الله عليه وسلم كما قال أول مرة. قال (فارجع فلن أستعين بمشرك). قال: ثم رجع فأدركه بالبيداء. فقال له كما قال أول مرة (تؤمن بالله ورسوله؟) قال: نعم. فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم (فانطلق).

 

[ش (بحرة الوبرة) هكذا ضبطناه بفتح الباء. وكذا نقله القاضي عن جميع رواة مسلم. قال: وضبطه بعضهم بإسكانها وهو موضع على نحو من أربعة أميال من المدينة.

(حتى إذا كنا بالشجرة) هكذا هو في النسخ: حتى إذا كنا. فيحتمل أن عائشة كانت مع المودعين فرأت ذلك. ويحتمل أنها أرادت بقولها: كنا، كان المسلمون].

 

{150}

Bana Zühyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahmân b. Mehdî, Mâlik'den rivayet etti. H.

Bana bu hadîsi Ebû't-Tâhir de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bana Abdullah b. Vehb, Mâlik b, Enes'den, o da Fudayl b. Ebî Abdillâh'dan, o da Abdullah b. Niyâr EI-Eslemı'den, o da Urvetü'bnü-z Zübeyr'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe'den naklen onun şöyle dediğini rivayet etti:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Bedir tarafına yola çıktı. Harratü'l-Vetera'ya varınca kendisine bir adam yetişti ki, bu adamın cür'et ve cesareti söyleniyordu. Bu sebeple Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabı onu gördükleri vakit sevindiler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yetişince ona :

 

  Sana tâbi' olmak ve seninle beraber yaralanmak için geldim, dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine:

 

«Allah'a ve Resulüne îmân ediyor musun?» diye sordu.

 

  Hayır! dedi.

 

«Öyle ise dön! Ben asla bir müşrikten yardım alamam!» buyurdular.

 

Âişe demiş ki:

 

Sonra gitti. Ağacın yanına vardığımızda o adam Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yine yetişti; ve ona ilk defa söylediği gibi söyledi. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona ilk defa söylediği gibi söyledi.

 

«Öyle ise dön! Ben asla bir müşrikten yardım alamam!» buyurdu. Sonra döndü: Ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Beydâ'da yetişti. O da ilk defa dediği gibi:

 

«Allah'a ve Resulüne îmân ediyor musun?» diye sordu. Adam:

 

__ Evet! cevâbını verdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

 

«O halde yürü!» buyurdular.

 

 

İzah:

Vetera: Medine'ye dört mil mesafede bir yerdir. Bâzıları bu kelimeyi Vebra okumuşlardır.

 

Bu hadîste Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Ben asla bîr müşrikten yardım alamam!» buyurmuştur. Başka bir hadîste Safvân b. Ümeyye müslüman olmadan önce onun yardımından faydalandığı rivayet olunmuştur. Ulemâdan bazıları mutlak surette babımız hadîsi ile amel ederek kâfirden istifadenin caiz olmadığını söylemişlerdir. Diğerlerine göre şayet kâfir müslümanlar hakkında iyi niyet gösterir ve onun yardımına ihtiyaç da varsa istifade caiz, aksi takdirde mekruhtur. işte bu babtaki iki hadîs bu iki hâle hamledilir. Kâfir harbe izinle iştirak ederse kendisine atıyye verilir. Ganimetten hisse verilmez. imam Âzam'la, imam Mâlik, imam Şafiî ve cumhûr-u ulemânın mezhepleri budur. Zührî ile Evzâî kâfire hisse verileceğine kail olmuşlardır.

 

Hz. Aişe'nin: «Ağacın yanına vardığımızda...» demesine bakılırsa onun da orduyu teşyî' edenlerle beraber olduğu anlaşılır. Mamafih bu sözle kendisi bulunmadığı halde müslümanları kasdetmiş olması da caizdir.